28 Temmuz 2016 Perşembe

Nothing Else Matters...


Makul biri olmadığımın farkındayım.Hep böyleydim.Hayatımın sonuna kadar da böyle olacak sanırım.Pişman değilim,çünkü tüm pişmanlıklarım bana ait.Düşünceler vakitli vakitsiz zihnimin çeperlerini yoklarken çoğu zaman göğsümün üzerinde tonlarca ağırlıkta bir kaya varmış hissine kapılıyorum.
Çok sevdiğim insanlar ve sevmeyi hiç beceremediğim insanlar var.Bide tek başınalığın verdiği korkularla onların benden alıp götürdükleri.Bir sabah uyandığımda kendi kendime''her şey nereye kayboldu'' demekten korkuyorum.Kendimi bir düzene,bir milliyete,bir ırka,bir topluma ait hissetmiyorum.
Eskisi kadar sevemiyorum mesela artık ve bu beni hiç üzmüyor. Bir çok şeyi hissedemiyorum ve bu hissizlik kaplarken çevremi içimde buna karşı bir tepki oluşmuyor.Körü körüne bağlanmışlık,adanmışlık ve aidiyet duygularımdan ''ben'' adında bir duvar örerek kurtuldum.
Kendi olmayan insanları sevmiyorum.Hiç olmadığı karakterlere bürünen,abartı uç bir karaktere sahip olmayıp öyle davranmaya çalışanlardan ve yaltakçılarından tiksiniyorum.
Her zaman için fazla ilgiden,sevgiden,sürekli çevremde birilerini görmekten sıkılıyorum.Sadece istediğimde ilgi görmek,sevilmek ve gerçekten istediğimde çevremde insanların olmasını istiyorum.Etrafımda hep iyi insanlar olmasın ama.Ben acı çekmiş ve geçmişinde illegal yaşamış görünen insanları ve onların olgunluklarını seviyorum. Elizabeth Kubler'inde dediği gibi ''Tanıdığım en güzel insanlar,yenilgiyi,acıyı,mücadeleyi ve kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş romantik ve anarşist insanlardır.Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir,direniş,duyarlılık ve anlayışla; şefkat,nezaket,bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar.Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar; onlar oluşurlar.'' Hayatımın geri kalanı için,kendi karanlığından oluşan insanların yıldızlar misali çevremde parıldamalarını ve onlar gibi olmayı diliyorum.
Ben yeniden eskisi gibi olmak için bir felaketin ışığını bekleyenlerden olmayacağım.Olduğum gibi olduğum kadar.Ama asla olmadığım biri gibi görünüp gereksiz beklentiler yaratmayacağım.Çoğu zaman uzak duracağım herkesten.Yollara düşeceğim ve yeniden kendimi bulacağım.Yeniden var olmak için,sahip olduklarımı hatırlamak ve kendime hatırlatmak için.Küçük küçük notlar tutacağım.Böylece zamanın benden alıp götürdüklerine ve zamanın kendisine karşı,peçete kağıtlarına not tutarak savaşan bir don kişot olabilirim belki.

27 Nisan 2016 Çarşamba

Hepsi bu!


Oturdum,gelen geçen herşeyi izlerken geride bıraktığım kendimi düşündüm...Yaşadığım olumlu olumsuz her olaydan çıkardığım binlerce ders var.Mesela kimse ile ilgili kötü düşünceye sahip olmamayı öğrendim.Yapılan hiç bir şeyi kişisel algılamamayı,varsayımlarda bulunmamayı,karşımdakini anlamaya çalışmayı ve anlamayı öğrendim.Kalbini kıranların,günün birinde tam da aynı yerden kırıldıklarını gördüm.Hayatın mutlu ve huzurlu geçebilmesini kendimce sevgiye bağladım. Ne varsa bana dair,bana ait,iyi kötü herşeyi sevdim. Yolumu hep sevgiden geçirdim.Hakkımda kötüde konuşuldu,dedikoduda yapıldı,düşüncelerimin kabul edilmediği de oldu,lakin kimseye karşı kötü hiç bir duyguya yer vermedim yüreğimde. ''Bir sebebi vardır'' dedim,yoluma devam ettim. Aşık oldum,terk edildim,öylece ortada bırakıldım,inancımı yitirmedim hiç bir zaman! Beklentilerimden kurtuldum. Her gün uyandığıma,nefes aldığıma,sağlıklı olduğuma,kalbimde Allah sevgisi barındırdığıma şükrettim. Yönümü kimsenin değiştirmesine izin vermedim.Hata yaptım,kendimi kurtarmak için yalan söyledim,kırdım ve hepsini kabul edip özür dilemeyi bildim. Sade yaşamayı,sade giyinmeyi,az cümle kurarak çok şey anlatmayı öğrendim.İnsanların değişebileceğine inandım. Kimse aynı kalmıyordu,su akıyor yolunu buluyordu. Her insan hayatına yeni gün aldıkça biraz daha değişiyor, dönüşüyordu,öğrendim. Bunların hepsi ders,tecrübe. Hayat çok güzel aslında. Sadece ''çok dalmadan'' yaşamalıyız. Bence hepsi bu!

1 Mart 2016 Salı

...


Söylenecek sözün çokluğu,insanı bazen dilsiz bırakır.Tıkanır kalırsın.Haklılığın suskunluğu diğer suskunluklara benzemez çünkü.
Terzi kendi söküğünü dikemez denir ya..Benimki de o hesap işte.Aslında ben söküğümü dikicem ama tam olarak nereden yırtıldığını bulamıyorum .Ya seçimlerim yanlış ya da çok bilenin cazibesi yok artık…